Japon Gülü
yıllar öncesiydi
70'li yılların ikinci çeyreğinde ilkin tanımıştım onu
arada dedem alır ufacık yazılarından dolayı okuyamaz sadece adı kıpkırmızı büyük puntolarla yazılı gasteyi elime tutuşturur 'oğlum şu köşeyi bana oku' derdi
ben de o günkü yetersiz diksiyonumla okumaya çalışırdım
bir daha oku dediğinde dedem bu sefer de harfleri tane tane seçerek okurdum
dedemse hiç kıpırdamadan içtiği bafra cigarasının sonuna gelir;
külünü de yere dökmeden uzaklardan gelecek yolcusunu bekleyen bir mahmurlukla donakalırdı
bense azıcık da olsa anlar bir kere de içimden okumaya çalışır içimin gelgitlerinde debelenirdim
bazı kavramları da yeterince anlayamazdım
*
sonrasında biriktirdiğim harçlıklarla arada alır kutsal bir ritüelmişçesine ön sayfaya şöyle bir göz gezdirir sonrasında da tuttuğum takım olan trabzonspor'dan bir yazı var mı diye en arka sayfayı çevirirdim
o zamanlar kirlilik bu kadar dört bir tarafa sirayet etmemişse de tarafsız yorumcuların her yazısını olanca titizlikle okur bilgilenirdim
bu gaste;
ülkemin kurucu önderi olan gazi. m. kemal’in adını verdiği 'cumhuriyet' gastesiydi
birinci sayfasından sonuncu sayfasına kadar dört bir köşesi cumhuriyetin dinamikleriyle doluydu
her köşesinde konusunun uzmanları tarafından kalemlerinin ucundan ‘insanlık ve çağdaşlık’ damıtıyordu
ne zaman okumaya başlasam bir türlü bitmiyor yeniden aynı heyecanla ortadan ikiye katladığım her köşeyi bir daha bir daha okuyor içime sindiriyordum
*
öncelik verdiğim yazarların başında ilk aklıma gelenler;
‘uğur mumcu-ilhan selçuk-karikatürleriyle turhan selçuk-oktay akbal-hıfzı veldet velidedeoğlu-ahmet taner kışlalı-mehmed kemal-mustafa ekmekçi-bahriye üçok-muammer aksoy-ali sirmen-melih cevdet anday-abdülkadir yücelman’ gibi adlarını hiçbir zaman unutamadığım mahşerin ‘yılkı’ atlılarıydı
hele ki ikinci sayfada ‘olaylar ve görüşler’ köşesinde ise yurdumuzun çeşitli bölgesinden konusunun uzmanları olanların görüşleri bir nevi bilgi kütüphanesi niteliğindeydi
arada yorulur bulunduğum yeri terk edeceğim zaman gastemi dörde katlar
pantolonumun sol arka cebine koyar sonrasında da evde deyim yerindeyse mahkeme ilamlarına varıncaya kadar okumaya devam ederdim
şimdilerde hangi yılın son günüydü unutmuş olsam da 31 aralık günkü yazısının bir kısmını anımsadığım:
‘ilhan selçuk ustanın japon gülü’ yazısını olanca sadeliğiyle yazıp anlattığı günü hiç unutamıyorum
zor açan açtığında da üzerinde kırmızının her tonunu barındıran ‘ülkemin japon gülleri!’
sakın eğmeyin yüzlerinizi yere
bahar geliyor bahar!
-hey!
..
16 ocak 2022
cumhuriyet caddesi…